İsrail’de son yıllarda Akdeniz’de bulunan çok miktarda doğal gaz rezervlerinin işletmeye alınması ile bir enerji sorunu yok gibi görünmekte. Ancak açık denizde çıkarılan gazın tek bir su altı boru hattıyla karaya getirilmesi ve kıyıda tek bir tesiste alınıp depolanmasının bir güvenlik sorunu yarattığı söylenmekte.
Son zamanlarda başbakan Netenyahu’nun iki eski yakın çalışma arkadaşı açıkta yüzen veya adaya konacak nükleer güç santralları fikrini ortaya atmakta. Bunlardan biri olan Shaul Chorev, İsrail Deniz Kuvvetlerinde eski bir general ve yakın zamana kadar İsrail Atom Enerjisi Komitesinin başkanıydı. Diğeri ise Zvi Marom, bir yüksek teknoloji firması olan BATM’nin kurucusu ve başkanı.
Fakat ortada bir uluslararası yasal sorun var. İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşmasını imzalamış değil ve kendi toprakları üzerinde nükleer santral kurmasına başka devletler hiç bir biçimde destek veremiyor. İsrail geçmişte ABD’den kendisi için bir istisna yapmasını istediyse de ABD bunu kabul etmedi.
Ancak santralı bir yabancı devlet İsrail sınırları dışında kurarsa ve İsrail’e üretilen elektriği satarsa bu sorunun aşılabileceği söylenmekte. Buna göre bir yabancı devletin egemenliğinde denizde “sınır ötesi” statüde bir yapay ada oluşturulsa, bu devlet adada bir nükleer güç santralı kurabilir. Belirli koşullar sağlandığında böyle bir santralın uluslararası yasal sorunları aşabileceği iddia edilmekte. Elbette İsrail için böyle bir santral kurabilecek devlet olarak akla önce ABD geliyor. Başka aday devletlerin de bulunmasına karşın ABD desteği proje başarı olasılığını artıracak.
Böyle bir ada, ilk aşamada denizden çıkan doğal gazı toplama işleme, sıvılaştırma, depolama ve karaya ulaştırma altyapısını barındıracak. Bunun için açılacak bir ihaleyi kazanan taraf önce adayı oluşturacak. Yap-işlet-devret modeli ile inşa edilecek ada ve üzerindeki doğal gaz tesisleri belirlenecek bir süre kadar yabancı firmanın ve hatta devletin malı ve egemenliği altında olacak. Adanın savunması sahibine kalacağından bunun İsrail’in güvenliği açısından da bir garanti taşıdığına işaret edilmekte.
Daha sonra adada veya inşa edilecek benzer yeni adalarda nükleer güç santralı kurulması gündeme gelecek. Adada bir nükleer güç santralının bir avantajı da nüfus merkezlerinden uzak olması ile bir kaza durumunda riskin azalacağı.
Geçmişte İsrail, Negef Çölünün bir bölümünü nükleer santral kurma karşılığında ABD egemenliğine vermeyi teklif etmiş. Fakat ABD bu teklifi de reddetmişti. Yine geçmişte Rusya İsrail’e denizde yüzen nükleer güç santralı teklif etmişti. Sovyetler Birliğinin çökmesinden sonra hizmet dışına alınan nükleer güçle çalışan gemiler İsrail’in bir limanına yanaşarak veya açıkta demir atarak ürettiği elektriği İsraile satacaktı. Bu öneri bir yere varmadı.
Şimdi yapay enerji adası projesi gene tartışmaya açıldı. Yıllar önce Netenyahu bu fikri destekleyerek bir çalışma grubunu kurmuştu. Hatta 2012’de hükumet ihale açılması yolunda bir karar da almış ancak çalışma daha ileri gidememişti. Şimdi Chorev ve Marom gene yapay enerji adası fikrini toplumda tartışmaya açarak geliştirme peşindeler. İsrail karada daha fazla büyüyemez ama denize doğru büyüyebilir demekteler. Ancak şimdilik Netenyahu onları fikren desteklemekle birlikte daha öncelikli işlere zaman ayırmakla meşgul. Excerp from Al-Monitor:
İsrail’de Kıyı Ötesinde Nükleer Güç Santralı Mı?
İsrail’de son yıllarda Akdeniz’de bulunan çok miktarda doğal gaz rezervlerinin işletmeye alınması ile bir enerji sorunu yok gibi görünmekte. Ancak açık denizde çıkarılan gazın tek bir su altı boru hattıyla karaya getirilmesi ve kıyıda tek bir tesiste alınıp depolanmasının bir güvenlik sorunu yarattığı söylenmekte.
Son zamanlarda başbakan Netenyahu’nun iki eski yakın çalışma arkadaşı açıkta yüzen veya adaya konacak nükleer güç santralları fikrini ortaya atmakta. Bunlardan biri olan Shaul Chorev, İsrail Deniz Kuvvetlerinde eski bir general ve yakın zamana kadar İsrail Atom Enerjisi Komitesinin başkanıydı. Diğeri ise Zvi Marom, bir yüksek teknoloji firması olan BATM’nin kurucusu ve başkanı.
Fakat ortada bir uluslararası yasal sorun var. İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşmasını imzalamış değil ve kendi toprakları üzerinde nükleer santral kurmasına başka devletler hiç bir biçimde destek veremiyor. İsrail geçmişte ABD’den kendisi için bir istisna yapmasını istediyse de ABD bunu kabul etmedi.
Ancak santralı bir yabancı devlet İsrail sınırları dışında kurarsa ve İsrail’e üretilen elektriği satarsa bu sorunun aşılabileceği söylenmekte. Buna göre bir yabancı devletin egemenliğinde denizde “sınır ötesi” statüde bir yapay ada oluşturulsa, bu devlet adada bir nükleer güç santralı kurabilir. Belirli koşullar sağlandığında böyle bir santralın uluslararası yasal sorunları aşabileceği iddia edilmekte. Elbette İsrail için böyle bir santral kurabilecek devlet olarak akla önce ABD geliyor. Başka aday devletlerin de bulunmasına karşın ABD desteği proje başarı olasılığını artıracak.
Böyle bir ada, ilk aşamada denizden çıkan doğal gazı toplama işleme, sıvılaştırma, depolama ve karaya ulaştırma altyapısını barındıracak. Bunun için açılacak bir ihaleyi kazanan taraf önce adayı oluşturacak. Yap-işlet-devret modeli ile inşa edilecek ada ve üzerindeki doğal gaz tesisleri belirlenecek bir süre kadar yabancı firmanın ve hatta devletin malı ve egemenliği altında olacak. Adanın savunması sahibine kalacağından bunun İsrail’in güvenliği açısından da bir garanti taşıdığına işaret edilmekte.
Daha sonra adada veya inşa edilecek benzer yeni adalarda nükleer güç santralı kurulması gündeme gelecek. Adada bir nükleer güç santralının bir avantajı da nüfus merkezlerinden uzak olması ile bir kaza durumunda riskin azalacağı.
Geçmişte İsrail, Negef Çölünün bir bölümünü nükleer santral kurma karşılığında ABD egemenliğine vermeyi teklif etmiş. Fakat ABD bu teklifi de reddetmişti. Yine geçmişte Rusya İsrail’e denizde yüzen nükleer güç santralı teklif etmişti. Sovyetler Birliğinin çökmesinden sonra hizmet dışına alınan nükleer güçle çalışan gemiler İsrail’in bir limanına yanaşarak veya açıkta demir atarak ürettiği elektriği İsraile satacaktı. Bu öneri bir yere varmadı.
Şimdi yapay enerji adası projesi gene tartışmaya açıldı. Yıllar önce Netenyahu bu fikri destekleyerek bir çalışma grubunu kurmuştu. Hatta 2012’de hükumet ihale açılması yolunda bir karar da almış ancak çalışma daha ileri gidememişti. Şimdi Chorev ve Marom gene yapay enerji adası fikrini toplumda tartışmaya açarak geliştirme peşindeler. İsrail karada daha fazla büyüyemez ama denize doğru büyüyebilir demekteler. Ancak şimdilik Netenyahu onları fikren desteklemekle birlikte daha öncelikli işlere zaman ayırmakla meşgul. Excerp from Al-Monitor: