ÜÇ FATİH’li Enerji Toplantısı

Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) işbirliği ile 11 Ocak 2016 da Sabancı Center İstanbul’da “Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü” başlıklı bir toplantı gerçekleştirildi. Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol’un  “World Energy Outlook 2015 raporunu sunduğu toplantıda Fatih Birol’dan önce konuşma yapan isimler sırasıyla TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran Symes, Güler Sabancı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yeni Müsteşarı Fatih Dönmez oldu. Toplantıya enerji sektöründen, temsilciler, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler,  yerli ve yabancı çok sayıda davetli katıldı.

TÜSİAD web sitesinde ve basında toplantı ile ilgili kısa bilgiler yer aldı. Ben kendi notlarım ve yorumlarımla toplantıda konuşulanları özetlemeye çalışacağım:

Toplantının ilk açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes’ın konuşması sadece bir açılış selamlaması değil iyi hazırlanmış  güncel bir enerji analizi sunumu olarak dikkat çekti. Başaran-Symes, iş dünyası olarak enerji sektörü hakkında bazı değerlendirme ve beklentileri paylaşmak istediğini belirterek Türkiye’de elektrik piyasası pazar büyüklüğünün 50-55 milyar lira, doğalgaz piyasasının ise 38-40 milyar lira civarında bulunduğunu söyledi.” 2023 yılına kadar sektöre 40mlyar dolar daha finansman sağlanacağını öngördüklerini” belirtti. Beklentilerinde ise piyasanın serbestleştirilmesini daha ileriye taşımak için öncelikler üzerinde durdu.

 

Güler Sabancı'nın, Sabancı Holding değil Sabancı Üniversitesi kimliği ile konuşması, enerjide rekabet ve şeffaflığın önemi vurgulaması ve güçlü kişiliğiyle etkileyici idi. Paris İkim Zirvesinde uzlaşılan anlaşma metninin dünyanın geleceği için çok önemli bir adım olarak tarihe geçeceğini söyleyerek konuşmasına başlayan Sabancı “ Çözümün ana bileşenlerinin başında enerji verimliliği geliyor. Enerji sektörü iklim değişikliğinin nedeni değil, çözümü olmalı” cümleleriyle teknoloji üretenlerin, enerji sektörünün, üniversitelerin ve kamunun daha da yakın çalışması gerektiğinin altını çizdi. Liberalleşme ve serbest piyasa kavramlarının artık vaz geçilemez unsurlar olduğunu belirtti.

 

Asıl merakla beklenen konuşma ise, yeni ETKB Müsteşarının göreve atanmasından sonra sanırım ilk kez geniş bir enerji topluluğuna hitap edeceği konuşmasında vereceği mesajlar idi. Bu sebeple ben de müsteşarımızın çocuklarımıza hazırlayacağımız gelecek, modern eğitim ve teknolojik dönüşümle başladığı konuşmasının devamını tüm ayrıntılarıyla not ettim;

 

“Türkiye teknolojik dönüşümü tüm alanlarda olduğu gibi enerji sektöründe de kabullenmeye hazırdır.

Gelecek  ve uzun vadeli senaryolarda belki yüzde yüz yenilenebilir enerji ile mühendislik gelişimi  olarak tartışabilmeli.

Yerli kömürümüzü daha ileri teknolojiler  geliştirerek  daha temiz şekilde yakarak ekonomiye kazandırmalı, temiz enerji olarak nükleer teknolojiye portföyümüzde yer vermeliyiz ama bunun tüketiciye getireceği yükler konusunda da hassas olmamız gerekiyor. Aksi halde  sanayimizi rekabetçiliği de kaybedebiliriz.

 

AB nin elektrikli araçlarının üretim üssü Türkiye olmalı belki,   bu araçlar şebekeyle elektrik  ticareti yapabilmeli, şebeke desteği de verebilmeli. Apartmanlarımız, mahallelerimiz mikro gridlere dönüşebilmeli komşu komşuya elektrik satabilmeli. Yeni  bir Türkiye  konuşabileceğimiz kadar yakın.

Politikamızın dört eksende şekillenecek. Bunlar;  kaynak, alt yapı, teknoloji ve ticaret .Her bir eksende ilerleyebilmek için hepimizin aklına, hayallerine ve zekasına ihtiyacımız var. Bakanlığımız  olarak en büyük zekamız başkalarının da zekasını kamu faydası çerçevesinde kullanmaktan geçmiştir.

Bu dört eksende önceliklerimiz;

Yerli kaynaklar  ki, yenilenebilir kaynaklarımızı zaten yerli sayıyorum,

Arz güvenliği ve çeşitliliği,

Enerji verimliliği,

Artan ticaret ve en gelişmiş enerji alt yapısına geçiş olacaktır.

Her bir adımda özel sektöre güvenimiz tamdır. Özel sektör ile daha farklı bir araya gelme yollarını araştıracağız. Kamu özel işbirliği gündemimizde. Biz özel sektörden özel sektörde bizden öğrenecek. Birbirimizin gücüne güç katacağız.

Eski, denenmiş, başarısız  olmuş modellerden de dersimizi öğrenmeye çalışacağız.

Son 10 yılda enerji sektöründe büyüme ve gelişme özel sektörün girişimleriyle sağlandı. Bu yeni dönemde de gerek kamu gerekse özel sektörün destek ve katkısıyla piyasaya değer katmaya devam edeceğiz.

Tüm bunları yaparken regüle edilmiş, öngörülebilir, sürprizsiz bir serbest piyasa anlayışını sürdürmeye devam edeceğiz.

İklim değişikliği politikamızda ise aklıselimle düşünmemiz gerekiyor.

Bugün Türkiye yüzde  5-6 büyüse, 2030 yılında Almanya'nın bugünkü emisyon seviyesini yakalayamıyor.

Türkiye yüzde 4-5 ile büyüse elektrik talebimiz 2025 de bile Avrupa Birliği ortalamasını yakalayamıyor.

Bu sebeple Türkiye'nin  özel durumunun dikkate alınması bakanlığımız için değil Türkiye sanayisi ve tüketicilerimiz için bir talebimiz, hem iklim değişikliği çalışmalarının hem de iklim değişikliğinde adaletin takipçisi olacağız

Başkaları 12. kattan 6. kata düşeceğiz diye söz verirken Türkiye'nin   2. kattan 4. kata çıkması yüzdelik cambazlıklarıyla Türkiye’yi  daha az çevreci göstermemeli “ (burada alkışlandı) .

“Ortalama bir Türk vatandaşı 2030 yılında da Avrupa'nın çevreye en saygılı ve en düşük kişi başı emisyonlarından birine sahip ülke vatandaşı olacaktır.

Fatih Birol'u yapığı tüm çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum.  Tabii WEO kitabının kapağını ben şahsen sarı lacivert tercih ederim (alkış) ama Fatih Birol'un fanatik bir GS li olduğunu ve bunu da kitabına yansıttığı dedikodularını duyuyoruz.  

Biz muhtemel kendisinden yeni Çin hikâyesi acaba Hindistan mı olacak, petrol fiyatlarının düşük kalması yenilenebilir teknolojilerini ve yatırımları nasıl etkileyecek,  COP21 de ne tamamlandı, 2020 den sonra ne olacak... Bunları dinleyeceğiz.

Uluslararası Enerji Ajansımız, Bakanlığımız ve iş dünyamız çocuklarımıza çok daha güzel  bir dünya bırakmak için çalışıyor. Bu dünyada elimizdeki kıt kaynakları en iyi şekilde organize ederken en temiz ve  teknolojik şekilde de kullanmak zorundayız.

Enerji-sanayi stratejisiyle istihdam oluşturmak, aynı zamanda sanayicimize ucuz enerji sağlamak zorundayız. Kısacası bu dünyadan ayrıldığımızda bulduğumuzdan daha iyi bırakmak zorundayız”.

 

Son konuşmacı olarak Fatih Birol, “World Energy Outook 2015 raporunun Türkçe özetini her zamanki gibi son derece başarılı bir sunumla gözler önüne serdi. Sizlere Birol’un ayrıntılı sunumunu burada hakkını vererek anlatmam imkânsız olsa da birkaç satırla, en önemli alt başlıklarla özetlersem şu cümlelere yer vermek isterim:

Birol sunumunda enerji sektöründe öngörülebilirliğin daha önce hiç bu kadar düşük olmadığını belirterek bunu dört nedenle açıkladı. “İlki jeopolitik durum, Dünyanın en önemli üreticilerinin olduğu Ortadoğu bölgesinde ciddi sorunlar var.  Rusya gibi diğer üretici ülkelerde de jeopolitik sorunlar ciddi. İkinci etken ekonomik büyüme. Paris anlaşması üçüncü etken. Tarihte ilk defa tüm dünya ülkeleri ortak bir metin üzerinde anlaştı ama bilinmeyen şu gerçekten anlaşma önemli değişiklik yaratacak mı? Son olarak düşük enerji fiyatlarının nasıl gelişeceği konusundaki belirsizlikleröngörülebilirliği düşürüyor”. Birol daha sonra Hindistan’ın dünya enerji merkezinin sahnesini ele geçirdiğini, kömür için çalkantılı bir dönem öngörüsünü, verimlilik tedbirlerini, dengenin düşük karbon teknolojilerine doğru kaydığını anlattı. “WEO-2015 merkezi senaryomuzdan elde edilen tahminlerle güçlendirilen sonuç, dünyanın 2 C hedefine uygun bir emisyon gidişatı izlemesi için, COP21 de üzerinde anlaşmaya varılmış olan çerçevenin gittikçe daha kuvvetli hale gelen iklim taahhütlerini sağlayacak bir prosedür temin etmesi gerektiğidir” diyerek konuşmasını tamamladı.

 

 YORUM: Üç FATİH’li “Fatih Sönmez, Fatih Birol, Fatih Terim” Enerji Toplantısında basında yer almayan ama bence toplantının en ilginç yanlarından birkaçı  yeni ETKB Müsteşarının samimi ve esprili konuşması, çevre koruma, teknolojik dönüşüm ve çocuklarımıza daha iyi bir miras bırakma vurgusuydu.  Beni en mutlu eden cümlesi ise “eski başarısız modellerden dersimizi öğrenmeye çalışacağız” oldu. Neden derseniz nükleerci olarak bizler daima olaylardan, hatalardan, kazalardan dersler çıkarır, aynı hatanın tekrarlanmaması için tüm mühendislik önlemlerin alınması disiplini uygularız.  İlk defa üst düzey bir bürokrattan hatalardan, başarısızlıklardan ders alınacağının söylendiğini duydum ya!  oh sanki içim ferahladı.

Müsteşar Fatih Dönmez’in WEO kapağının sarı kırmızılı olması esprisine Fatih Birol’un  “ben Fatih, siz Fatih, bir  Fatih de milli takımı yönetiyor. Gelin ortak noktada milli takımda uzlaşalım” şeklindeki yanıtı da ortama renk kattı.

Bir diğer hoşuma giden husus;  Fatih Birol’un dinleyicilerle doğrudan diyalog kurarak sorular için fırsat vermesi, sorularda da hanımlara öncelik tanımasıydı.

Genelde enerji konferansında önemli konuşmacıların sunumları biter bitmez bir başka önemli toplantıya yetişmek için, uçaklarını yakalamak için ...apar topar salondan ayrılmalarına alışmışız ya tüm konuşmacıların toplantının sonuna kadar (yarım günlük kısa bir toplantı olsa da) salonda kalmaları, günün hoşa giden bir diğer yanıydı. Keşke katılımcılar güzel bir iletişim imkânı yakalamışken, toplantı biter bitmez binadan hemen çıkıp gitmek yerine fuayede soru ve fikir alışverişine devam edebilecekleri bir ara fırsatı bulabilselerdi. Kalabalık dağıldıktan sonra aynı salonda olan ama toplantıda birbiriyle buluşamayanların telefon trafiğiyle iletişimimiz devam etti.

“Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü” toplantısı, Dünya Enerji Görünümü 2015 raporunun sarı kırmızılı! kaliteli baskılı Türkçe yönetici özetinin dağıtılması, tüm konuşmacıların ilginç, ayrıntılı, esprili sunumları ile alışılagelen sıkıntılı, monoton enerji toplantılarından farklı, keyifli ve renkli bir toplantı olarak hatırlanacak. En fazla hatırımızda kalması gereken cümle de müsteşarın son cümlesi“ Bu dünyadan ayrıldığımızda bulduğumuzdan daha iyi bir dünya bırakmak zorundayız” olacak.

 

Teşekkür: Burcu Orhan Akgün’e ve toplantı sonrası görüş-alışverişi için Kemal Kıran’a teşekkür ederim.